Raketlerin Efendisi


Raketlerin EfendisiDizlerinin altına kadar inen, bir tenisçide görmeye pek alışık olmadığımız şortu; uzun saçlarını topladığı vazgeçilmez saç bandı; artık kendisiyle özdeşleşmiş meşhur "backhand" vuruşları ve şu ana dek uzandığı 10 "Grand Slam" şampiyonluğu... Evet, tenis dünyasının parlayan ismi Rafael Nadal'dan söz ediyoruz.
Rafael Nadal, yalnızca dünyanın en başarılı tenisçilerinden birisi değil, milyonların kendisine idol olarak benimsediği, reklamlarda, tanıtım filmlerinde, kliplerde yüzünü sıkça görmeye alıştığımız, fenomen haline gelmiş bir spor adamı. Çok küçük yaşta başladığı tenis kariyerinde sayısız başarıya imza atmış ve bugün tenis dünyasının bir numarası haline gelmiş olan Nadal, iş adamı bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuğu. Sporcu genlerini ise amcalarından almış. Amcası Toni, eski bir profesyonel tenis oyuncusuyken, diğer amcası hem Barcelona hem de İspanya Milli Takımı'nda forma giymiş bir futbolcu: Miguel Angel Nadal.
Nadal iki amcasının da etkisinde kalmış olacak ki, spor hayatının ilk yıllarında hem futbol hem de tenisle ilgilendi. Ta ki, 12 yaşında babası genç Nadal'ı bir seçim yapmaya zorlayana kadar. Artık Toni’yi daha fazla sevdiğinden midir bilinmez, Nadal'ın seçimi tenis oldu-kendisine elliden fazla şampiyonluk ve dünya tenisinin zirvesine kadar uzanan bir kariyerin yolunu açan o seçim!
Raketlerin Efendisi15 yaşında profesyonel kariyerine adım atan Nadal, 17 yaşında Wimbledon'da üçüncü tura yükselerek Boris Becker’den sonra bunu başaran en genç tenisçi oldu. Bu turnuva aynı zamanda Nadal için başka bir anlam taşımaktaydı: Nadal, sonrasında sürekli birlikte anılacak olduğu rakibi Federer’le ilk kez bu turnuvada karşılaşıyordu. O gün başlayan bu rekabet, yıllar boyunca tenis severler tarafından ilgiyle takip edilen ve dünya sporunun en çok merak edilen karşılaşmalarından birisi haline gelecekti. Birbirlerine karşı her zaman saygıyla yaklaşan ve centilmenlik sınırlarını hiçbir zaman aşmayan bu ikili daha sonra tam sekiz Grand Slam finalinde karşı karşıya gelecek, bunlardan altısını Rafael Nadal kazanacaktı. Üstelik bu ikili arasında 2008 yılında oynanan ve Nadal’ın kazandığı Wimbledon finali bazı tenis otoritelerine göre tarihin en heyecanlı maçı.


Raketlerin EfendisiNadal’ın başarılarla dolu kariyerini biraz daha açalım: Kendisi efsane raket Andre Agassi’den sonra aynı yıl içerisinde dört Grand Slam’i ve olimpiyat şampiyonluğunu kazanma başarısı gösteren ikinci erkek tenisçi. Tenis dünyasında bu başarı “Career Golden Slam” olarak biliniyor. Nadal, ayrıca 2008 yılında üst üste 32 maç kazanma başarısı gösterdi, bu dönemi de kapsayan bir süre içerisinde üst üste tam 7 ATP turnuvasını kazandı. Dünya sıralamasında 18 Ağustos 2008 yılında yükseldiği 2. sırayı tam 160 hafta boyunca korumayı başaran Nadal, 7 Haziran 2010’da bütün bu süre boyunca önünde yer alan ezeli rakibi Roger Federer’i geçerek bir numaraya yükseldi. Hâlâ da zirvedeki yerini koruyor. Nadal, birçok çevrede “Toprağın Kralı” olarak biliniyor. Toprak kortlarda rakiplerine karşı her zaman ezici bir üstünlük sağlamış olan İspanyol raket, en büyük toprak kort organizasyonu olan Fransa Açık’ı da tam altı kez kazanma başarısı gösterdi. Kendisi toprak kortta tüm tenis tarihinin en başarılı tenisçisi olarak gösteriliyor.
Raketlerin EfendisiTeniste böylesine büyük başarılara ulaşmış, genç yaşında kazanılabilecek neredeyse her şeyi kazanmış bu adamın çocukluk yıllarından kalan ve hâlâ vazgeçemediği bir tutkusu var: Futbol (e diğer amcayı da seviyor tabii). Küçük yaşta tenisle birlikte başladığı futbolu bırakmak zorunda kalan Nadal’ın futbola olan ilgisi hiç azalmamış. Kendisi sıkı bir Real Madrid taraftarı. Doğduğu şehrin takımı Real Mallorca’ya ise ayrı bir sempati besliyor. 1986 doğumlu olan Nadal’ın ulaştığı onca başarıya rağmen, henüz kariyerinin ortalarında olduğunu söylemek yanlış olmaz. İspanyol tenisçinin adını daha uzun yıllar duyacağımız, maçlarını izleyeceğimiz kesin. Üstelik bunların büyük çoğunluğunun da kazandığı yeni şampiyonluklar üzerinden olacağını söylesek kehanet sayılmaz herhalde…