Mardin: Bir tarih karnavalı


Mardin: Bir tarih karnavalı Mardin, farklı kültürlerin ve dinlerin buluşma yeri. Yani gezginler için camiden türbeye, kiliseden manastıra gezip görülecek türlü türlü yapıyı barındırıyor. Yemeklerine hiç girmiyoruz bile! Ya da girelim mi? Haydi girelim! Karşınızda bir İş’te Genç’linin Mardin rehberi!

Mardin’in bir kültür başkenti olmasnda Mezopotamya’da yer almasının etkisi büyük. Fırat ve Dicle nehirleri arasına kurulmuş , İpek yolu üzerinde yer alan şehir M.Ö. 5500’den beri farklı farklı kültürlere ev sahipliği yapmış.

Mardin: Bir tarih karnavalıŞehirdeki kültürel güzellikler, Eski Mardin denen bölgede yer alıyor. Mardin’in en yüksek yeri olan Mardin Kalesi’nin bir tarafı Eski Mardin. Vadiye bakan tarafı ise yeni binalar ve es geçebileceğin şehirleşmiş Yeni Mardin’i oluşturuyor.

Nereye gitmeli?

Mardin’de Süryani kiliseleri meşhur. Aziz anlamına gelen “Mor” ismiyle başlayan bu kiliselerin kimi majestik, kimi ise görünüş olarak daha iddiasız ve minik. “Mor Gabriel’i mutlaka görmelisin” diyenler doğru söylüyor. Dünyanın en eski Süryani Ortodoks manastırı olan Mor Gabriel, devasa bir alanı kaplıyor ve kendi kendine yetecek bir sistem kurmuş, dış dünyadan yardım almadan kendini besleyebiliyor. Ama bunun detaylarını bizden değil, seni gezdirecek rahibe veya rahibe adaylarından dinlemen çok daha keyifli olur.

Deyrulzafaran Manastırı da görülmeye değer yerlerden biri, en az Mor Gabriel kadar ünlü. İlk önce güneşe tapanlar tarafından kurulmuş, daha sonrasında kiliseye dönüştürülmüş. Bu manastırın özel safran çayları meşhur, içmeden gelmeyin deriz.


Merkez’de bulunan Mardin Müzesi, mühürler, seramikler, kandiller, figürler, takılar ve Mardin geleneklerini gösteren gerçek insan boyutundaki mankenlerle hazırlanan dioramalar ile Türkiye’de gezebileceğin en etkileyici müzelerden biri. Eski Postane binası ise, tarihi içine çekebileceğin, kendini gerçekten özel hissedeceğin ve üst katından Suriye’ye kadar uzanan Mezopotamya ovası manzarasına inanamayacağın bir tarihi yapı. Olur da ovaya gece bakarsan, o kadar karanlık olacak ki denize baktığın hissine kapılacaksın. Burada geceleri İstanbul siluetini çizmek mümkün; biz baktığımızda Boğaziçi ve FSM köprüleri, Ortaköy, Sarıyer, Üsküdar’ı konumlamış, hatta hayal gücümüzü biraz zorlayarak kız kulesini bile çizmiştik. İstanbul ya da başka bir yer, nereyi çizeceğin senin hayal gücüne kalmış.

Eski Mardin’in ayırt edici mimari yapılarından biri de evleri birbirlerine bağlayan abbaralar  (abbara nedir dediğini duyar gibiyiz), bunlar yapının kesintisiz bir şekilde devam etmesini sağlıyor. Buralarda dolaşırken kendini Prince of Persia’da gördüğün arap şehirlerinin içinde gibi hissedebilirsin.

Mardin: Bir tarih karnavalıEğer biraz uzaklaşabilirsen Midyat ve Dara antik kentini mutlaka gezmelisin. Dara eski bir roma kenti, hala çok az bir bölümü ortaya çıkarılmış, agorası var, sarnıçları var, hatta çok derin bir deposu var ki duyduğumuza göre zamanında tavuğun biri oraya düşmüş, köylüler de tavuğu ararken keşfetmiş:)

Mardin Çarşı, görmezsen çok pişman olmayacağın ama görürsen çok eğleneceğin yerlerden. Bakır ve taş içşileri, bol bol mırra ve bol bol hediyelik!

Hediyelik demişken, Mardin’e, özellikle de Midyat’a gittiysen telkari denen çok ince gümüş tellerden yapılan takılardan almak adettendir. Küçük ve bütçene uygun bir parça mutlaka bulacaksın. Mardin’in sabunları da meşhur, hele satıcının sana değişik sabunların faydalarını anlatması doyulacak gibi değil.




Mardin: Bir tarih karnavalıDaha görmen gereken Kasımiye Medresesi, muhtemelem dünyanın en güzel okul binası olan Gazipaşa İlkokulu, Ulu Camii gibi onlarca yer var. Bizce şöyle yap. Mutlaka karşına çıkacak ve seni gezdirmeye gönüllü Mardinli, çocuklardan birinin önerisini kabul et ve onunla gez. Merak etme, onlar zaten seni bulacak. Bu sıcak kanlı, sevimli çocuklar şehri çok iyi tanıyor ve derdini anlatırsan şehrin turistik mekanları yerine en anahtar noktalarını gezdiriyor. Geziniz bittiğinde ufak bir bahşiş bırakmayı unutma! Tabii alternatif olarak Cumhuriyet Meydanı’ndaki turizm bürosundan ücretsiz tur rehberi de alabilirsin.

Ne yemeli?
Mardin: Bir tarih karnavalı
İşte işin en keyifli yerine geldik :) Mardin’de “Turistim, nerede yemeliyim” dersen sana iki yer göstereceklerdir, Cercis Murat Konağı ve Rıdo. Cercis; atmosferi, servisi ve menüsüyle tam bir turist restoranı. Mutlu olacağın garantili. Ama hesap da bu garantiye orantılı geliyor :) Aluciya denen erikli kuzu yahnisini, Belo adlı yumurtalı mercimek köftesini, kabak dizmesini başka yerde tatman kolay değil.

Peki bütçemize dikkat ediyorsak ne yapmalıyız? Öncelikle Yeni Mardin’deki herhangi bir restorana girip Sembüsek istersen hayal kırıklığına uğramazsın. Biz hangi restorana girsek sırıtarak çıktık. Hem fiyatlara, hem lezzete! Hatta ne kadar salaş görünürse o kadar iyi. Fiyatlar üzerinde durmalıyız. Hele bir de büyük şehirlerden gittiysen, fast food fiyatına mükellef bir sofraya oturman mümkün. Örneğin ayaküstü çok uygun fiyata güzel ciğer yiyebileceğin, sadece akşamları ortaya çıkan seyyar bir ciğerci var:) Nasıl bulacağım diye endişelenmene gerek yok, İş  Bankası Mardin şubesinin tam karşısındaki boş arsada görebilirsin.

Bütçe demişken, Rıdo da kaçırmaman gerekenlerden. 1920’de açılan Rıdo’nun hem Yeni hem de Eski Mardin’de şubesi var. Sinirleri ayıklanmış kuzu ve süt danası etleri, bıçakla elde kıyılıyor ve %20 kuyruk yağı ekleniyor. Mardin’deki bütün lezzetler gibi biraz ağır ama tadına doyamayacağının garantisi bizden!

Sembüsek, kapalı lahmacun demek ama bize kalın hamurlu çiğ börek gibi geldi. Denenmeye değer bir lezzet. “Kaburga dolması Mardin’de yenir” desek de yeridir hani.

Mardin: Bir tarih karnavalıNerede kalmalı?

Turizm canlandıkça, Eski Mardin’deki en güzel binalar butik otele dönüştürülmüş. Yazın bile içi şaşırtıcı şekilde serin kalan bu otellerin sırrı, hava alan bir taştan yapımış olması. Fiyatları büyük şehir otellerini aratmayan birkaç tanesi olmasına rağmen, küçük olanlar kendi aralarında rekabet halinde ve pazarlık etmeye de hazırlar :)

Alternatif olarak, iki yıldızlı otel konforunda ama oldukça temiz Öğretmen Evi’nde de kalabilirsin. Öğretmen olmana gerek yok


Mardin: Bir tarih karnavalıHasankeyf:

Aslında Mardin’de değil, Batman’da bulunan Hasankeyf, dolmuşla gidilebildiği için gitmişken görmenin şart olduğu yerlerden.
Tekerleğin icat edildiği, insanın ilk kez yerleşik hayata geçtiği, atın ilk kez binek hayvan olarak kullanıldığı yerleşim bölgesinde bu gelişmelere dair ipuçları artık görünmüyor. Ama insan dev bir medeniyet içinde olduğunu net olarak hissediyor. Dicle nehri üzerindeki yerleşim, Ilısu baraj gölü sınırları içinde kalması ve şehrin oyulduğu kayaların suda eriyen özelliğinden dolayı çökme tehlikesi ile karşı karşıya.

Bu yüzden girebildiğin her kovuğa girmeli, merdivenlerden inerken kaymamaya dikkat etmeli ve çok küçük bir ücret karşılığında sana rehberlik etmek için çevrende tur atan bölgenin cidden sempatik çocuklarından yardım almalısın. Gittiğine değeceğini garanti ediyoruz..

Enhanced by Zemanta