
Sihir gösterilerini hatırlıyor musun, en güzel numarayı gördüğünü düşündüğün an yeni bir numarayla ağzın bir karış açık kalırdı... İşte Botanicula’nın yaptığı tam olarak bu. Şipşirin karakterler, yenilesi görsellik ve bambaşka bir ses dünyası sunarak ilk andan oyun bitene kadar her yeni bölümde kalbini daha da fazla kazanıyor. Botanicula’yı, bulmacaları için değil (açık konuşalım, bulmacalar pek de zor değil), ilk oynadığın video oyununda yaşadığın şaşkınlığı hatırlamak için oynamalısın.
Botanicula, aynen bağımsız bir hit olmuş Machinarium gibi bir Amanita Design ürünü. Aynen Machinarium gibi bir point & click oyunu ancak zorluğu fark edilir miktarda düşürülmüş. Machinarium’daki “Al canımı da kurtulayım” anlarından sedece bir kez yaşadık, geri kalan her şey “World of Goo” ya da “LocoRoco” ya da “Patapon” mutluluğundaydı.


Botanicula’ya bir kulp takacaksak, tekrar oynanma değeri olmadığı konusuna yoğunlaşabiliriz. Gerçi milyon dolarlık FPS’leri de ikinci kez oynadığımız mı var? Belki beş kahramanımız hakkında biraz daha bilgi de fena olmazdı. Ama bu da sadece oyuna bayılmamız ve daha fazlasını istememiz ile alakalı.
Eğer hardcore bir gamer değilsen Botanicula’ya ba-yı-la-cak-sın. Dalga dalga düşmanın üzerine sürüldüğü kopyala yapıştır oyunlardan başkasını gözün görmese bile büyük ihtimalle çok hoşlanacaksın. Komik, zeki, hemen kendini sevdiren ve içini kıpır kıpır pozitif duygularla dolduran bir oyun peşinde isen tam sana göre. Değilsen bile tam sana göre. Mutlaka dene deriz.