Okullar açılıyor, hadi siperlere


Okullar açılıyor, hadi siperlere
Eylülle birlikte okulların da açılma vakti geldi çattı. Birbirini özleyen arkadaşlar görüşecek, ayrılanlar kavuşacak, küsler barışacak ve bilgiye acıkmış beyinler doyurulacak. Klasik girişi yaptığımıza göre şimdi sadede gelelim ve okulun ilk haftasının şoku nasıl atlatılır ona bakalım.
Deniz, güneş ve diğer yaz aşkları, öğlene kadar süren ya da öğlen başlayan uyku saatleri, eğlence, dans, tembellik falan filan derken bir yaz daha sona ermek üzere. Hani her şey iyi güzel de, bu okulları yazın hemen ardından açmaları birçok bünyede travma yaratmıyor mu? Halbuki önce yaz temiz temiz bitse, o eylül sarhoşluğu da atlatılsa ve ardından okullar yavaş yavaş açılsa daha iyi olmaz mı? Günde iki saatle başlasa mesela, ilk ayın sonunda da 6 saate kadar gelse, sonra da normal devam etse…
Ne yazık ki bütün bunlar hayal ve okulları her sene olduğu gibi bu sene de “çöt” diye açacaklar. Bu “çöt” diye açılmanın olası etkilerine bir bakalım şimdi ve eldeki soruna bir çözüm getirmeye uğraşalım.
Kalk borusu
Okullar açılıyor, hadi siperlereNe güzel de uyuyorduk değil mi?
“Annee bir beş dakika daha”,
“Lüütfeeeen”,
“Tamaam, kalkıyorum”,
“Neredeyse kalktım”,
“Anne bak kuş”,
“Anne arkanda ayı var”,
“Anne beni dün gece uzaylılar kaçırdı, bugün için izin kağıdı verdiler”,
“Anne ben mezun oldum”…
Hiç uğraşmayın, anneler bunları yemez arkadaşlar. Okul günlerinde bize tıpış tıpış kalkmak düşer, bu nedenle yapmamız gereken okulun başlamasından iki gece kadar önce vücudumuza yazın bittiğini, erken kalkmaya alışması gerektiğini ve geç yatarsa öbür sabahın feci olacağını anlatmak.
Okullar açılıyor, hadi siperlereServis
Okuluna yürüme mesafesinde oturan şanslı azınlıktan değilseniz, sizi sıkıcı servis yolculukları bekliyor demektir. Servis yolculuklarını tam bir kabusa çevirme ihtimali olan iki faktör vardır:
1. Beklemek
2. Müzik
İşin bekleme kısmı diğerine göre daha kolaydır, ama nedense servis şoförlerinin verdiği tahmini varış zamanları gerçek hayata pek uymamaktadır. Bu nedenle okul günlerinin sabahlarında (ve özellikle de sabahın kör saatlerinde) ülkemizin her yanında boş boş bekleyen her yaştan gençle karşılaşmak olasıdır.
Bekleme sıkıntısı olarak adlandırdığımız sendromdan kurtulmanın iki tescilli yolu var:
· Gerçeklikten uzak servis şoförlerine karşı ipod ya da diskman ile silahlanın.
· Yanınıza okuyacak bir şeyler alın.
Hayatında birkaç kere servise binmiş biri bile servislerle ilgili en kötü diğer şeyin müzik olduğunu kabul edecektir. Servis adabına göre yaşça büyük ya da fizikçe iri olanlar servisteki müzik haklarının hepsini elinde bulundurur ve ne hikmetse hiçbir zaman sizinle aynı zevki paylaşmazlar. Müzik eziyetinden kurtulmak için yine ipod veya discman’le silahlanmak en uygun harekettir. Bunun dışında yolculuk boyunca gürültülü müzik çalınmayacağına dair servis içinde yapılan bir anlaşma da işe yarayabilir.
Ders saati
Okullar açılıyor, hadi siperlereGelelim ilk hafta kabuslarının en büyüğüne. Hemen herkesin bildiği gibi öğretmenler çok aceleci insanlardır. Okul başladıktan bir gün sonra ders yapmak konusunda feci ısrarcıdırlar. Bize gelen bilgilere göre bazıları ilk gün bile ders yapmaya çalışıyormuş, ki kısaca düşman başına diyoruz.
Neyse, bu durumun ismini de “acil ders sendromu” koyuyoruz ve yapabileceğiniz şeyleri hemen sıralıyoruz.

1. Dersi dinleyin (nasıl olsa dinlemek zorunda kalacaksınız)
2. Dersi dinleyin (nasıl olsa dinlemek zorunda kalacaksınız)
3. Dersi dinleyin (nasıl olsa dinlemek zorunda kalacaksınız)
Haha, evet fazla yardımcı olamadığımızı biz de fark ettik ama gelin gerçeklerle yüzleşelim, dersleri dinlemeden bitmez o okul.
Sonuç
Okullar açılıyor, hadi siperlereDediğimiz gibi ilk hafta biraz zorlansanız da sonrasında okula alışacak, hatta şaşırtıcı bir biçimde sevmeye başlayacaksınız. Yazın hemen ardından okula dönmek zor olsa da, özünde güzel bir şey öğrenmek. O nedenle ilk hafta şokundan sonra hem tıpış tıpış hem de isteyerek okulun yolunu tutacaksınız.
Son olarak, İşte Genç adına hepinize başarılı bir okul yılı diliyor ve ilk haftayı fazla sarsılmadan atlatmanızı umuyoruz.

Vücudunuza bunları anlatırken bir bardak soğuk sütün de yardımı olacaktır. Sade süt sevmiyorsanız, buzdolabına çilekli, muzlu, kakaolu süt yığmanız uygun olacaktır. Zaten ilk haftanın sonunda kendi kendinize uyanmaya başlayacaksınız, maksat o ilk haftanın şokunu azaltmak.

Yorumlar