Wes Craven: Korkunun Wes'e faydası var


Wes Craven: Korkunun Wes'e faydası varDini bütün bir aile içinde yetişip üniversitede psikoloji okuyan birinden, dünyanın en korkutucu filmlerini çekmesini beklemezdik. Ya da tam tersi, ondan daha uygun bir aday olmaz mıydı? Bilemiyoruz, belki de korkudan ne diyeceğimizi şaşırdık. Konu Wes Craven olunca, gözümüzün önüne Freddy Krueger gelmeden konuşamıyoruz da!
En çok “Elm sokağı kabusu” filmleri ile tanınan Wes Craven, 1939 doğumlu, tam bir yaşlı kurt anlayacağın. Wes Craven, üniversite ve yüksek lisanstan sonra sosyal bilimler profesörü olarak çalışırken, okulun sinema öğretmeni sayesinde klasiklerle, ama Buñuel, Fellini ve Truffaut filmleri gibi gerçek klasiklerle tanışmış. “Okulun kameraları ile oynamayı bırak yoksa kovulursun” uyarısını aldığı gibi istifa etmiş ve, ehm, erotik filmler çekmeye başlamış.
Wes Craven: Korkunun Wes'e faydası varAma koskoca Wes Craven’ın günahını almayalım, bu sayede yönetmenliği öğrenmiş. İlk uzun metrajlı filmi “The Last House on the Left”i 1972’de çektiğinde, dünya ufak çaplı bir şoka girmiş. Oysa sadece 90.000 dolar ile çektiği “The Last House on the Left”in sadece kendi anlaştığı birkaç sinemada gösterileceğinden eminmiş. Şimdi için bile epey ürkütücü olan filmin afişinde “İzlerken fenalışırsanız kendinize ‘Bu sadece bir film’ deyin” yazıyordu, düşünün artık. Wes Craven, gençlerin peşine düşen psikopat katiller (Slasher) türünün yaratıcılarından biri olduğu gibi, George Romero ve John Carpenter gibi filmlerinin içine çaktırmadan politik mesajlar ekleyen dev korku filmi yönetmenlerinden biri haline gelmiş. Yıllar sonra “Scream” serisi ile aynı temaya dönüşü ve slasher türünü hortlatarak yakaladığı başarıyı hatırlıyor olmalısın.
Wes Craven, bugün “Madem dünya şok geçirmeyi seviyor, o zaman iyice abartalım” diye düşündüğünü itiraf ediyor. “The Hills Have Eyes”ın (1977) gösteriminde kalp krizi geçirenler, “A Nightmare on Elm Street”in (1984) gösteriminde projeksiyon odasının kapısını kırıp film makarasını yakmaya çalışanlar olduğunu düşünürsek, başarılı da olmuş.
İşin aslı, Wes Craven filmografisi, gerçek birer kabus diyebileceğimiz korkunç filmler ve aralara serpilmiş uyduruk korku filmleriyle dolu. Yani Wes Craven, bir Francis Ford Coppola değil, her filmine güven olmaz, ama “Shocker” (1989), “The Serpent and the Rainbow” (1988), “People Under the Stairs” (1991), Elm Sokağı serisi ve yeni klasikler “Scream” serisi, “Cursed” (2005), “Red Eye” (2005), “My Soul to Take” (2010) gibi filmlerle korku sinemasına yaptığı katkılar da azımsanamaz.
Wes Craven: Korkunun Wes'e faydası varWes Craven, deneyselliği seven bir yönetmen. Meryl Streep ile müzikal dram “Music of the Heart” (1999), “Vampire in Brooklyn” (1995) gibi komedi denemeleri var. Elm Sokağı ve Scream serilerinde komediye dokundurmadan yapamadığı da malum. Scream serisinde korku filmi klişelerini diyaloglarda komedi unsuru olarak kullanması bile, ne kadar açık görüşlü bir yönetmen olduğunun kanıtı. Hala ikna olmadıysan, 2008’de Google’ın cadılar bayramı logosunu Wes Craven’ın tasarladığını söylersek belki aklını çeleriz. “13. Cuma” serisinin sevgi dolu kahramanı Jason Voorhees’in yaratıcılarından birinin Wes Craven olduğunu bilmek de yüreğine su serpebilir :)

Yorumlar