Sucker Punch: Dahiyane bir aptallık


Sucker Punch:  Dahiyane bir aptallık“Sucker Punch”, ağzını açtığı zaman insanı hayal kırıklığına uğratan ama uzun uzun bakması pek keyifli bir güzellik kraliçesine benziyor. Filmin kurgusu çok mantıklı olmasa da görsel efektler şaşırtıcı derecede güzel.
Defileden fırlamış gibi görünen çıtı pıtı kızları zombilerin fink attığı bir dünyaya ışınlayan film, üvey babasının akıl hastanesine tıktığı Babydoll’un kaçış hikayesini anlatıyor. Kliniğin sakinlerinden dördünü ayartıp kaçmaya karar veren Babydoll, hayal gücü sayesinde bu küçük macerayı ejderhalı, robotlu, zombili, samuraylı bir aksiyon filmine dönüştürüyor.
Yönetmen Zack Snyder’ın referansları sağlam, koltuğunun altında “300”, “Watchmen” ve bir sonraki Superman filmi “Man of Steel” var. “Sucker Punch”ta aklına gelen en uçuk fikirleri, en absürd konuları birleştirmiş. Güzel fikirleri bize izletmek için film çekmeyi bahane eden Tarantino sayesinde bu tarz çalışmalara alışkınız.
Sucker Punch:  Dahiyane bir aptallıkSucker Punch”, “Inception”daki gibi farklı seviyelerde geçen farklı hikayelerden oluşuyor. İlk seviye, kliniğin acımasız gerçekliği. İkinci seviyede Babydoll bir eğlence kulübünde tutsak kaldığını hayal ediyor. Üçüncü ve en bomba seviyede ise asıl kaçış macerası yaşanıyor. Snyder, bu üçüncü seviyede “300”den beri en şık görünen filmini çekiyor. Hatta Tim Burton gibi yarattığı dünya uzaktan bile tanınabilen yönetmenlerden biri haline gelmiş diyebiliriz. Bu seviyede macera o kadar hızlı ve saçma sapan ki, izlemeye doyamıyoruz.
“Sucker Punch”ın dahiyane mi yoksa aptalca mı olduğuna karar veremiyoruz. Aslında ikisi de. Hollywood’un ne hale geldiğini belgeleyen, hikayesi cılız bir macera filmi de diyebilirsin, “King Speech” Hollywood’una isyan bayrağı açan bir aksiyon başyapıtı da... Emin olacağın bir şey varsa o da izlerken epeyce eğleneceğindir.
Enhanced by Zemanta